Çekişmeli Boşanma Davası Nedir?
- Av. Esma Nur İlhan
- 28 Mar 2024
- 8 dakikada okunur
Giriş
Boşanma, eşler hayattayken Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddelerinde öngörülmüş olan bir sebebe dayanarak, eşlerden en az birinin açacağı dava sonucunda evlilik birliğine mahkeme kararıyla son verilmesidir. Boşanmanın gerçekleşebilmesi için öncelikle taraflar arasında geçerli bir evliliğin mevcut olması gerekir.
Evlilik birliğini sürdürmek istemeyen eşlerden biri mahkemeye başvurarak asli ve buna bağlı feri taleplerini diğer eşe mahkeme kanalıyla iletmesinin ardından bu taleplerin karşı tarafça kabulüyle dava kısa sürede sonuçlanacağı gibi eşlerin ilk aşamada karşılıklı olarak anlaştığı hususların bir protokole yansıtılarak mahkemeye başvurmaları da süreci hızlandırmakta ve taraflar için manevi olarak daha hasarsız olabilmektedir. Ama görülmelidir ki her halükârda boşanma, mahkeme kararına dayanmaktadır.
Bahsi geçen usuller dışında eşlerin boşanmak isteyip istememe talepleri ve boşanmanın hukuki sonuçlarına ilişkin talepler birbiriyle uyuşmayabilir. Bu aşamada karşımıza çekişmeli boşanma adı verilen bir dava çeşidi çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse her iki taraf da boşanmak istediği halde müşterek çocukların velayeti konusunda bir anlaşmaya varılamıyorsa bu süreçte de çekişmeli boşanma davası açılmaktadır.
Çekişmeli boşanma davası açılabilmesi için öncelikle Türk Medeni Kanunu m. 161-166 arasında belirtilen boşanmaya imkân veren sebeplerden birine dayanılmalıdır. Şunu da belirtmek gerekir ki bazı sebeplerde davalının kusuru aranırken bazı sebeplerde kusurun bulunması aranmamaktadır. Bazı boşanma sebepleri kanunda özel olarak düzenlendiği için bunlara özel boşanma sebepleri denirken, m. 166’da belirtilen evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebi ise birçok sebebi içinde barındırır.
A- Boşanma Sebepleri
1-Boşanmanın Özel Sebepleri
Zina
Kusura dayalı mutlak ve özel bir boşanma nedeni olup eşlerden birinin evlilik birliğinin devam ederken karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunmasıdır. Eşler ayrılık kararı sonucunda ayrı yaşıyor olsalar dahi eşin dışında kalan kişiyle birliktelik zina sayılır. Bununla birlikte zinada suçüstü oluşturma çoğu durumda mümkün olamayıp isnat edilen çeşitli olay ve olgular hâkimde zinanın oluştuğuna dair kanaat oluşturması durumunda boşanmaya karar verebilir.
Zina sebebiyle boşanma hakkının düşmemesi için şu iki duruma dikkat edilmelidir. İlk olarak eşin zinasının diğer eş tarafından öğrenildiği tarihten itibaren 6 ay içinde, zina fiilinden itibaren ise beş yıl içinde dava açılmalıdır. Fakat bu hak düşmüş olsa dahi eş, m. 166 uyarınca temelden sarsılma sebebine dayanarak boşanma davası açabilmektedir.
Hayata Kast, Pek Kötü Muamele veya Onur Kırıcı Davranış
Hayata kast bir eşin diğer eşe karşı öldürme niyetiyle yaptığı davranışlardır. Pek kötü muamele ise daha geniş kapsamlı olup vücut bütünlüğüne ve sağlığına yönelik her türlü saldırıdır. Onur kırıcı davranıştan ise anlaşılması gereken eşlerden birinin diğerine söz, yazı, hareketlerle manevi bütünlüğüne saldırıda bulunmasıdır. Boşanmaya sebebiyet veren bu tarz davranışlar da mutlak boşanma sebepleri arasında sayılmış, ayrıca ortak hayatın bunlar yüzünden diğer eş için çekilmez hale gelmiş olup olmadığının hakim tarafından araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
Burada dikkat edilecek diğer bir husus da kusurlu eşini affetmesi ve 6 aylık ve 5 yıllık hak düşürücü sürelerinin geçmesi halinde dava hakkının düşmesidir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam Sürme
TMK m. 163 den de anlaşılacağı üzere kanunun boşanma sebebi saydığı suçlar küçük düşürücü, utanç verici, yüz kızartıcı suçlardır. Haysiyetsiz hayat sürme ise toplumun anlayışına göre sürekli olarak namus, şeref ve haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak biçimde yaşamaktır. Bu yaşantıya sebebiyet veren hallerin sürekli olması gerekir. Boşanmaya karar verilebilmesi için eşlerden birinin suç işlemesi ve haysiyetsiz hayat sürmekte olması yeterli gelmeyip ayrıca bu durumun ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale sokmuş olması gerekir. Bu nedenle kanunumuz bu boşanma sebebini nisbi boşanma sebebi olarak saymıştır. Anılan sebebe dayanılarak açılacak olan boşanma davasının herhangi bir hak düşürücü süresi bulunmamaktadır.
Terk
Eşlerden birinin ortak hayata devam etmemek üzere ortak konuttan ayrılarak diğer eşi bırakıp gitmesini veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi de kanunumuzda boşanma sebepleri arasında sayılmıştır. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. TMK m.164 gereğince anılan sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için temel şartlar ortak hayata son verme, terk eden eşin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmeme maksadının bulunması ve ayrı yaşamanın en az 6 ay devam etmiş olması gerekir. Burada unutulmaması gereken bir husus vardır ki terk edilen eşin boşanma davası açmadan önce terk olayını izleyen 4. Ayın sonunda hakime başvurarak terk eden eşe ihtarda bulunması gerekir. İhtarda iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği belirtilir. Anılan süre zarfında eşin ortak konuta dönmezse terk sebebine dayalı boşanma davası açılabilecektir. Terk, mutlak boşanma sebepleri arasında sayılmış diğer eş için çekilmez hale gelip gelmediğinin bir önemi bulunmamaktadır.
Akıl Hastalığı
Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açabilmesi için gerekli şartlar TMK M.165’de belirtilmiş olup bunlar; hastalığın iyileşmesinin imkânsız olmasının resmi sağlık kurulu raporuyla saptanmış olması ve ortak hayatın çekilmez hale gelmiş olması şarttır.
2-Boşanmanın Genel Sebepleri
Evlilik Birliğinin Sarsılması
TMK m. 166/1’e göre anılan sebebe dayanılarak açılacak olan boşanma davasında evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması ve ortak hayatın en azından eşlerden biri için çekilmez hale gelmesi şartlarının oluşması gerekir. Eşlerden her ikisi de kusurlu olsa veya her ikisinin de kusuru bulunmasa bile yine de boşanma davası açılabilir. Unutmamak gerekir ki davacı, davalıdan daha fazla kusurlu ise davalı eşin bu davaya itiraz etme hakkı vardır. Boşanma davasının açılabilmesi için gösterilen bu nedenin kapsamı çok geniş olup Yargıtay içtihatlarıyla derinleştirilmiştir.
Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması
Ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış davanın reddedilmiş olması, red kararının kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçmiş olması ve bu süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Bahsi geçen şartların gerçekleşmesi durumunda eşlerden her biri dava açarak boşanma isteminde bulunabilir.
B- Boşanma Davası
1-Davanın Konusu
TMK m.167’ye göre boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma dilerse ayrılık isteyebilir. Boşanma davası açılmış olması halinde de hakim ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verebilir. Fakat davacı ayrılık isteminde bulunmuşsa hakim boşanmaya karar veremez. Hakimin ayrılığa karar vermesi halinde ayrılık süresi kanunca 1-3 yıl arası ile sınırlandırılmıştır. Halihazırda evlilik devam ettiği için eşlerin birbirine karşı olan yükümlülükleri de devam etmektedir. Hakimin takdir ettiği süre sonunda ortak hayat kurulamamışsa kusurlu olan eş dahi boşanma davası açabilir.
Boşanma davası açıldığı takdirde karar kesinleşinceye kadar davanın her aşamasında davadan feragat mümkündür.
2-Taraflar ve Dava Ehliyeti
Davacı
Özel boşanma sebeplerindeki olguyu yaratmamış olan kişiyken genel boşanma sebeplerinden evlilik birliğinin temelden sarsılması halinde kusurlu olsun ya da olmasın kural olarak her iki eşin de dava açma hakkı vardır.
Davalı
Dava hakkına sahip olan eş tarafından diğer eşe karşı açılır.
Dava Ehliyeti
Kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olması nedeniyle sınırlı ehliyetsizlerden ayırt etme gücüne sahip kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızasına muhtaç olmaksızın bu haklarını bizzat kullanabilirler.
3- Yetki ve Yargılama Usulü
TMK m.168 gereğince boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesidir.
Yargılama usulündeyse hakim boşanma davası sırasında TMK m. 184 gereğince taraflarca sunulan delilleri serbestçe değerlendirir. Hakim yargılama yaparken davanın dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamaz. Bu olay ve olgular için gerek doğrudan hakim tarafından gerek davacı ve davalı tarafından yemin önerilmez, tarafların ikrarı da hakimi bağlamaz.
4-Geçici Önlemler
TMK m. 169 ‘’Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.’’ Şeklinde geçici önlemlere yönelik kanun maddesi düzenlemiştir. Bu geçici önlemler şöyledir:
Eşlerin Barınması
Aile konutunda kimin oturacağının saptanmasıdır. Hakim, ilave olarak konuttaki eşyalar için de mülkiyete bakmaksızın ihtiyaç durumunu göz önünde bulundurmak suretiyle eşyaların kullanımını taraflar arasında gerekli gördüğü takdirde paylaştırmakta geniş takdir yetkisine sahiptir.
Eşlerin Bakım ve Geçimi(Tedbir Nafakası)
Boşanma davası açıldığı zaman ayrı yaşamakta olan eşlerden biri kendi maddi imkanlarıyla bakım ve geçimini sağlayamıyorsa imkanları elveren diğer eşin bakım ve geçimine katkıda bulunması TMK m.169 hükmü gereğidir. Boşanma davası açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar ve boşanma hükmünün kesinleştiği güne kadar devam eder. Eş kusurlu olsa dahi tedbir nafakası talep edebilir.
Çocukların Bakımı ve Korunması(İştirak Nafakası)
Boşanma davası açılmasının ardından karar kesinleşinceye dek eşler ayrı yaşama hakkına sahip oldukları için çocukların eşlerden hangisinin yanında kalacağına hakim karar verir. Çocuklar kendisine bırakılmamış eşin, çocukların geçimine katkı sağlaması gerektiğinden hakimin konuya dair düzenleme yapması gerekmektedir.
C- Boşanmanın Hukuki Sonuçları
1-Kişisel Sonuçlar
Evlilik Birliğinin Sona Ermesi
Yeniden Evlenme İmkanının Doğması
Kadın boşandığı eşiyle hemen, başka bir erkekle 300 günlük iddet süresi dolduktan sonra evlenebilir..
Kişisel Durumların Değişmesi ve Korunması
Kadın evlenmeden önceki soyadını yeniden alır fakat evlenmeden önce dul idiyse hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati varsa ve bunun kocaya zarar vermeyeceği ispatlanırsa istem üzerine hakim kocasının soyadını taşımasına izin verir.
Mirasçılık Sıfatının Kaybedilmesi
Boşanan eşler bu sıfatla birbirlerinin mirasçısı olamazlar.
2-Mali Sonuçlar
Ölüme Bağlı Tasarrufların Hükümsüz Hale Gelmesi
TMK m. 181 uyarınca ‘’Boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.’’
Maddi Tazminat
TMK m. 174/1 uyarınca maddi tazminat istenebilmesi için tazminat isteyen tarafın kusursuz ya da daha az kusurlu olması, davalı tarafın kusurlu olması, tazminat isteyen tarafın mevcut veya beklenen bir menfaatinin boşanma sebebiyle zedelenmiş olması şartlarını taşınması gerekir. Hükmedilen maddi tazminat boşanma hükmünün kesinleştiği tarihte muaccel hale gelir.
Manevi Tazminat
TMK m.174/2 uyarınca manevi tazminat istenebilmesi için davalı tarafın kusurlu olması tazminat isteyen tarafın kişilik hakkının zedelenmiş olması gerekir.
Yoksulluk Nafakası
TMK m.175 uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için taraflardan birinin istemde bulunması, istemde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması(nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz), istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması gerekir. Hakim nafaka miktarını belirlerken diğer tarafın mali gücünü göz önünde bulundurur. Boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olup süresiz olarak nafaka isteyebilir. İlave olarak boşanma davasından sonraki aşamada da yoksulluk nafakası istenebiir.
3-Zamanaşımı
TMK m.178 uyarınca evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
4- Çocuklar Açısından Sonuçları
Velayet
Boşanan tarafların mali durumları, yaşları, boşanmada kusurlu olup olmadıkları o derece önemli olmayıp asıl önemli husus çocuğun hangi tarafa bırakıldığı takdirde daha iyi yetiştirileceği ve bakılacağı, eğitim ve öğreniminin daha iyi sağlanacağıdır. Hakim bu konuda birçok hususu göz önünde bulundurarak çocuğun menfaatlerini en iyi kollayacak şekilde karar verir. Eğer çocuğun menfaati gerektiriyorsa hakim, çocuğun velayetini ana veya babadan hiçbirine vermeyerek çocuğu bir üçüncü kişinin vesayetine bırakabilir.
Çocuklar ile Kişisel İlişkiler
Ana ve babadan her biri velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir. Fakat kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya çocukla ciddi olarak ilgilenmezlerse kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.
Çocukların Bakımı(İştirak Nafakası)
Çocuk kendisine bırakılmamış olan taraf, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi için miktarı hakimin takdirine bırakılarak iştirak nafakası öder. Hakim re’sen hükmetmekle yükümlüdür. Nafaka miktarı belirlenirken, nafaka ödeyecek olan tarafın mali gücünü, çocuğun ihtiyaçlarını ve çocuk kendisine bırakılmış olan tarafın ekonomik durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır.
Tüm bu bahsi geçen hususlar kısaca özetlenecek olursa boşanma davası açılabilmesi için izlenecek süreç;
1-Geçerli bir evliliğin mevcudiyeti
2-Kanundan kaynaklanan boşanma sebeplerinin varlığı
3-Boşanma davası açma esnasında öncelikle görevli ve yetkili mahkemenin doğru tespitiyle, dava dilekçesinde boşanma sebeplerinin açık bir biçimde belirtilmesi ve ardından dava dilekçesinin talep kısmında yukarıda belirtilen boşanma, nafaka, tazminat, velayet gibi taleplerin kısaca ve açıkça belirtilmesi önem arz etmektedir.
Boşanma Davalarında TNC Hukuk & Danışmanlık Bürosu’nun Rolü
TNC Hukuk & Danışmanlık Bürosu, alanında uzman avukat kadrosuyla hukukun her alanında profesyonelleşmiş ve müvekkillerine en doğru hizmeti sunma gayesi ile çalışan, iş ortağı olarak gördüğü müvekkillerinin her sahada hukuka dair ihtiyaçları olan desteği onlara sunan bir hukuk firmasıdır. Boşanma Davaları, Aile ve Kişiler hukuku alanlarında önemli ve hassas bir konudur. Bu konuda, evlilik sonucunda maddi olarak zarar gören ve manevi hakları zedelenen kişilerin haklarının korunması ve adaletin sağlanması için, deneyimli ve yetkin bir hukuki destek gerekmektedir. TNC Hukuk & Danışmanlık Bürosu, bu alanda, aile bireylerine dava süreçlerinde hukuki danışmanlık ve dava takibi hizmeti vermektedir. TNC Hukuk & Danışmanlık Bürosu, boşanma davası konusunda, müvekkillerine en güvenilir, en kaliteli ve en hızlı hizmeti sunmak için çalışmaktadır.
Sizler de içerisinde bulunduğunuz süreçlere ilişkin hukuki danışmanlığımızdan faydalanmak için hemen bizler ile iletişime geçin.
İletişim Bilgilerimiz:

Telefon: 0 (224) 272 52 52
E-Posta: tnchukukdanismanlik@gmail.com
Adres: Demirtaşpaşa Mahallesi, Celal Bayar Caddesi, A. Fikri Bozkaya ÖRKAP İş Merkezi No: 12/205 Osmangazi / BURSA
Comments